Güzellik…
Güzellik, artık bedende. Ancaaaak, yalıtılmış ayrıksı duran
bedende.
Suyun akmadığı, taşındığı yerde.
Yok edilen terde artık, güzellik.
Kirpikler fondan destekli, gözenekler savaşta. Ayaklar özel
bakım losyonlarında acısını çıkarıyor yolların. Öyleyse;
Soyun şu ciltleri. Elektroşoklar verin saç diplerine. Evet
evet… Kesmez bizi dağların baharatı.
-Aman Allahım, tüy mü geliyor yoksa sadece aklınıza, lazer
deyince.
-Yok yok, endişelenmeyin… Aklıma ne gelmeli, onu öğrenmeye
geldim ben de fuara.
-İyi öyleyse buyurun oturun. Size bir çay ikram edelim.
(Peki zaten değil oturacak
sandalye, çantamı koyacak bir sehpa bile olmayan bu fuarda iki soluklanmaya
ihtiyacım var benim de. Kendimi uzay aracı gibi aletlerin arasında bir köşeye
de sıkıştıramayacağıma göre, bari şu büyüklü küçüklü broşürlerimi olsun masanızda
biraz dinlendireyim. Bilerek düşüyorum tuzağınıza…)
- Fuara niçin
geldiniz?
-Elbette bilgilenmeye. (Güzellik
nereye gidiyor sorusunun yanıtını damardan tatmaya geldim desem olmaz şimdi.)
-Doğru adrese geldiniz o halde. Şu cihazlara bakın. Her biri
bir başka alana özel.
- İlginç görünüyorlar.
-Artık hiçbir şey kader değil. Evet, kritik sorumuz neydi:
Ne geliyor aklınıza lazer deyince?
-Tüy geliyor, dedim ya. (Tüylerini
yaktırmak için perişan olan kızım geliyor bir de.)
-Yok, sadece tüy gelmesin. Gençlik gelsin, güzellik gelsin, yok olan akneler gelsin
aklınıza. İzlerle yaşamak zorunda değil artık güzel olmasını bilen kadın. Ben
doktorum. Sizin yüzünüze yakından bakayım mı bir?
-Buyrun bakın…(Yüzüm
uzakta değil.)
-Oooo. İzler çok derin. Oysa altı aylık süreçte ve sadece
ayda iki seansta bebek gibi yapardım ben teninizi. Bu yüzle gezmek zorunda
değilsiniz, güzelim. Yanı sıra bir peeling lazım tabii ki. Ahh siz, Ankara’da
olacaktınız ki.
-Anlaşılan; yanlış bir yüzle, yanlış bir şehirdeyim…
-Meselâ bana bakın . Söyleyin bakalım, ben kaç yaşındayım?
-(Elli beş…) Ben
yaş tahmin edemem. Bir de böyle sürprizli bir soru eşliğinde sorulduğuna göre
hiç yanıt vermeme hakkımı kullansam…
-Elli iki.
-!!!... (Demek akran
sayılırız deyip ezber bozsam…)
-Şaşırdınız. Cildimi görüyor musunuz? Dikkatli bakın. Bu
ciltte lazerin sihirli sonuçları var. Ayrıca botoks var. Ancak mimik de var,
hareket de var.
-(Evet, görüyorum.
Ağız bölgesinde yalan var. Gözaltında şişlikler, ciltte sarkmalar var. ) Peki
siz doktorsunuz. Ne doktorusunuz, merak ettim. (Merak edecek ne var? Belli ki dermatolog.)
- Kadın doğum uzmanıyım.
-Çok ilginç.
- Ben normalde, Ankara’da olduğum için size burada Hakan bey
yardımcı olabilir. Onun salonu Kadıköy’de. O da doktordur.
-Tahmin ediyorummmm…; kadın doğum uzmanı.
-Evet, nereden bildiniz. Tanıyor musunuz yoksa kendisini?
-Hayır…(Kadınların organlarına
giden asıl yolun ciltlerinden geçtiği günlerde olduğumuzu bugün itibariyle anlamış
bulunuyorum desem.)
- Hakan beyin
kartını buyurun. Fuar sonrasında mutlaka bekliyoruz.
- Sizi mutlaka arayacağım. Bugün buraya gelmekle belki de hayatım değişti.
(Hayatım, yeniden anlamlandı da denilebilir elbette.)
Aynur Uluç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder